31 Mart 2012 Cumartesi

SONA DOĞRU…



Trabzonspor’a kaybedilen 2 puandan sonra puan farkını açma şansı olan bir haftada üstelik hafta içinde Culio’nun sözleşmesinin feshi ve Stancu’nun oynamayacak olması konuları gündeme getirilerek Galatasaray’a karşı yapılan haberler sonrasında oynanan bir Galatasaray – Orduspor maçıydı. Galatasaray’ın play – off öncesi sahasında taraftarları ile son buluşmasıydı. Galatasaray taraftarının maça ilgisi oldukça fazlaydı ve takımlarına destekleri 90 dakika hiç bitmedi. Yoğun tribün etkisi ile başladı maç…



Orduspor ligin iyi takımlarından biri...Gayet güçlü ve iyi top oynayan bir takım Ordu.  Ancak bu maçın kilidi çabuk atılan bir golle çözüldü desek yanlış olmaz. 8’inci dakikada Necati’nin müthiş vuruşunda sanırım herkes topu kalede gördü J Bu golle 1 – 0 öne geçen Galatasaray Ordu kalesinde net fırsatlar yakaladı ancak gole çeviremedi. Ordu’nun zaman zaman yakaladığı pozisyonlarda Muslera yine takımına güven veren isimdi.



İkinci yarıya Galatasaray’da göze çarpan hafif sekerek ilk yarıyı kapatan Eboue’nin yerine Baros’un çıkıp yerine Sabri’nin dahil olmasıydı. Nitekim Sabri oyuna neden girdiğini 66’ıncı dakikada takımını rahatlatan gole imzasını atarak gösterdi. 2 – 0 ‘dan sonra Galatasaray Ordu kalesine fazla gitmedi, oyunu daha çok ayağa pas yaparak orta sahada oynadı. Ordu ikinci yarının ilk 15 dakikası orta sahada baskı yapmaya çalıştı ancak Sabri’nin golünden sonra Orduspor’da Galatasaray kalesinde etkili olamadı.



Galatasaray sıkıntılı olan elenilen kupa maçından ve beraberlik alınan Trabzonspor maçından  sonra Orduspor’u 2 – 0 ‘lık net skorla yenerek 3 puanı aldı, ligin son haftasındaki Manisa deplasmanını beklemeye başladı. Tabii tüm Galatasaray camiasının ve taraftarın aklı artık     play – off’lardada başarılı olarak kazanılacak şampiyonluk kupasında…

28 Mart 2012 Çarşamba

FİLEDE MUTLULUK



Bu sefer farklı bir yazı yazmak istedim. Sanırım bu kadar başarıdan sonra kalem oynatmamak haksızlık olurdu sporu sevenlere… Çoğunlukla futbol hatta Galatasaray yazıları ile sizlere ulaştım. Arada basketbol’daki başarılı maçları paylaştığım oldu tabii… Şimdi ise voleybol’da  takımlarımızın bu yıl bizlere yaşattığı mutluluğu paylaşmak istedim. Evet belki ülkemizde futboldan, basketboldan sonra gelen bir dal voleybol ama seveni, takip edeni olan bir ligimiz var. Yıllardır Avrupa’da başarı yakalamayı bekleyenlerden biriyim bende… Futbolda ve basketbolda takımlarımızın Avrupa’da kazandıkları başarılar için sıra sanırım artık voleybolcularımızdaydı. Ve bu sene 3 takımımız bize özlenen başarıları yaşattı.

Arkasspor CEV Şampiyonlar Lig’inde erkeklerde 4’lü finale kalan ilk Türk takımı olarak göğsümüzü kabarttı. 4’lü finali 4’üncü bitirmesi bile bizi mutlu etti, umuyorum seneye daha başarılı olacaklar. İlk katılım çok önemliydiJ



Sonrasında Fenerbahçeli kızlar yüzümüzü Avrupa arenasında güldürdü. 2 yıldır ellerinden kaçırdıkları Şampiyonlar Ligi kupasını bu kez Türkiye’ye getirdiler. Bir Galatasaraylı olarak bu başarılarından dolayı Fenerbahçeli kızları tebrik ediyorum. Şüphesiz bu başarıda bu takımın kurulmasında emeği oldukça fazla olan Sayın Mehmet Ali Aydınlar’ı da voleybola verdiği destekten dolayı kutlamak bir sporsever olarak yapılması gereken bir davranış… Sadece futbola değil diğer branşlara da destek olunursa başarıların geleceği böylece görülmüş oluyor.



Henüz Fenerbahçe’nin kazandığı kupanın haberleri yapılırken bu kez Galatasaraylı kızlardan güzel mi güzel haberler geldi. Galatasaray CEV Avrupa Kupası finalinde İtalyan Yamamay takımını ilk maçta 3 – 1 yenerek kupanın ucundan tuttu. Şimdi sıra diğer ucundan da tutmakta… Oradaki maçı kazanarak kupayı Türkiye’ye getireceklerine yürekten inancım tam. İnşallah kazanıp bize bir kez daha Avrupa Kupası zaferi yaşatacaklar.



Kulüplerimizin futbol dışındaki branşlarda da başarılı sonuçlar alması, kupa kazanması bizim dünya’da her spor dalında ismimizi duyurmamız açısından da oldukça mühim. Bu başarıları bizlere yaşatan tüm sporculara, tüm teknik direktörlere tabi ki takımlara desteklerini esirgemeyen kulüplere çok teşekkürler…

Bundan sonra sanırım işleri daha zor nede olsa çabuk alışıyoruz başarılara J

25 Mart 2012 Pazar

SON NAZARLIK OLSUN…





Kupadaki Sivas yenilgisinden sonra Galatasaray tüm konsantrasyonunu ligdeki Trabzonspor derbisine vermişti. En büyük eksik şüphesiz ligin başından beri oynadığı futbolla, attığı gollerle takımına hayat veren Elmander’di. Elmander dışında tam kadro sahada olan bir Galatasaray vardı. Elmander’in yerine Sivas maçında olduğu gibi Necati – Baros ikilisi sahadaydı. Trabzonspor’da ideal 11’i ile mücadeleye başladı.






İlk dakikalarda Trabzon daha baskılı oyun oynadı. Galatasaray’ın ilk pozisyonunda 12’inci dakikada Melo’nun net vuruşu Tolga’da kaldı. 24’üncü dakikada faul vuruşunun çabuk kullanılması ile Burak güzel bir vuruşla bu maçta da golünü atıp, takımını 0 – 1 öne geçiriyordu.  Golden önce çalınan faul bana göre kesinlikle faul değildi. Ayrıca golden önceki pozisyonda Muslera takım arkadaşlarını topa bakmaları yönünde uyarmıştı nitekim yenen golde Galatasaraylı futbolcuların topa bakmaması da etkili oldu. İlk devre    0 – 1 sona erdi. İkinci devre’ye Galatasaray daha etkili başladı ancak zaman zaman Trabzon uzun toplarla Galatasaray kalesinde net pozisyonlara girdi. Bu pozisyonlarda Muslera başarılıydı. Galatasaray baskılı oynadığı dakikalarda golü bir türlü bulamadı. Fatih Terim’in oyuncu değişiklikleri oyuna biraz hareketlilik getirdi. 82’inci dakikada Sabri’nin ortasını Alanzinho ceza sahasında eliyle kesince hakem penaltı noktasını gösterdi. Melo takımına beraberliği getiren golü attı. 1 – 1 ‘den sonra Galatasaray Trabzon kalesinde net fırsatlar yakaladı. Hele ki Mehmet Batdal’ın 90 + 4’de kaçırdığı bir pozisyon var ki, izlerken ben vursam gol olurdu dedirtti bana …






Maç 1 – 1 sona erdi, Galatasaray son 2 maça doğru giderken evinde oynadığı Trabzon derbisinden beraberlikle ayrıldı. Bu maçta yazılması gereken en önemli noktayı sona sakladım. Bu nokta tabiki hakem Cüneyt Çakır.

Kendisi Avrupa’da göğsümüzü kabartan bir hakem ancak bu maçta çaldığı faul düdükleriyle, verdiği kararlarla ve çıkardığı kartlarla adeta maçı katletti. İlk yarım saatte 6 sarı kart çıkartarak bir rekora imza atmış bile olabilir… Cüneyt Çakır her iki takım içinde sonuca etki edecek düdüklere  imzasını attı. Kendisinden beklenen performansı göstermeyerek her iki takım taraftarlarındanda tepki aldı.

Sonuçta 1 – 1 biten maçta Galatasaray adına sahanın iyileri bana göre Muslera, Semih ve Melo’ydu. Baros ise hiç kuşkusuz sahanın en kötü ismiydi. Oynadığı top ile adeta teknik heyete ve yönetime beni gönderin diyor…




Umarım bu maç Galatasaray için play – off maçlarıda dahil olmak üzere son nazarlık olur…

21 Mart 2012 Çarşamba

LİGDE VAR KUPA’DA YOK…

Bu maçı tribünden izleme şansı buldum. Her maçı istisnasız evde yoğun bir tribün etkisi altında (herkes fanatik Galatasaraylı) izleyen biriyim. Ancak maçı tribünde izlemek gerçekten farklı adeta maçı yaşamak gibi… Statta çok kez maç seyrettiğim halde her maçta yeni ve farklı bir heyecan yaşıyorum. Haliyle maçı televizyon başında olduğu kadar iyi ve rahat irdeleyemiyorsunuz tribünde çünkü kendinizi atmosfere kaptırma şansınız yüksek… Bu yüzden yazımda atladığım noktalar olabilir affınıza sığınıyorum J




Kupa maçı hemde müthiş bir geri dönüş yaşanan Fenerbahçe derbisinden sonra gelen, Florya’da tek vücut olan Galatasaray camiası için kupada da varız demekti. Ligde iki kez karşılaşan iki takım bu kez kupada çeyrek final için sahadaydı. Galatasaray’da Fatih Terim haftasonu oynanacak Trabzonspor maçınıda  düşünerek yedek futbolcularına şans tanıdığı bir kadro ile takımını sahaya çıkartmıştı. Sivasspor’da ise tek hedef galibiyet hırsı ile sahada olan bir 11 vardı. Böyle bir ortamda başladı 90 dakika…





İlk yarı Galatasaray’ın daha üstün oynadığı bir futbolla geçti ancak Galatasaray’da Necati ve Baros rahat pozisyonlarda başarısız olunca, buna birde yüzde yüzlük golü kaçıran Sivas’lı Erman eklenince ilk yarı 0 – 0 sonuçlandı. İkinci yarıya Galatasaray Aydın – Sabri değişikliği ile başladı. Bu değişikliğe tribünlerdeki çoğu taraftar bir anlam veremedi. Nitekim Sivasspor ikinci yarıya 48’inci dakikada Erman’ın bu kez kaçırmadığı vuruşla golü bularak başladı. Golden sonra toparlanması için herkesin hadi dediği Galatasaray adeta iyice oyundan koptu, Fatih Terim’in yaptığı değişikliklerde oyuna hareket getirmedi. Galatasaray’ın gol umudu olan Necati ve Baros’un kötü oyununa birde Sercan’ın kenardan gelen formsuzluğu eklenince Galatasaray gol yollarında inanılmaz etkisiz kaldı. Tabii bunda Sivasspor’un başarı ile yaptığı katı savunmanında etkisi vardı. Galatasaray’ın derbiden sonra çıktığı ilk maçta 0 – 1 yenilerek Türkiye Kupasından elenmesi Galatasaray üzüntü ve şokla karşılandı.

Bu maçı yazarken hakemden bahsetmemek hata olur. Hakem Mustafa Kamil Abitoğlu maçın başından itibaren maçın skoruna etki edecek kararlara imza attı. Hele 90+5 ‘de Selçuk’un ceza sahasına ortaladığı topa Sivasspor’lu Ziya’nın eliyle bir müdahalesi vardı ki nerden bakarsanız bakın penaltıydı. Bu kararı ile son dakikada Galatasaray adına büyük bir hatalı karar verdi. Aynı zamanda maçta Sivasspor teknik direktörü Rıza Çalımbay’ın 4’üncü hakeme yoğun tepkisine yanlarına giderek kararını açıklaması da bir hakeme yakışmayan ve olmaması gereken bir davranıştı bana göre…



Neticede bütün suçu hakeme bağlamak Galatasaray’a yakışmaz. Eğer büyük takımsanız, her kulvarda mücadeleye hazır olmalısınız. Galatasaray ligde iyi futbol oynuyor ama yedek kulübesi ile sahada mücadele eden ilk 11’i arasında yüksek bir kalite farkı var. Bunu dünkü maçta da gayet net gördük. Evet hakem kararları ile maçın neticesine etki etti ama Galatasaray’da dün akşam oynadığı futbolundan çok uzakta bir futbol sergiledi. İyi futbol oynayan Sivasspor’u kutluyorum. Ne yapalım bu sene inşallah ligde mutlu sona ulaşıp, yüzümüzü güldürecek GalatasarayJ

18 Mart 2012 Pazar

SONUNA KADAR…

Yazıya geçmeden önce sanırım yazının geç kalması ile ilgili bir özür boynumun borcu bloğumu takip edenlerden… Geç kaldığı için üzgünüm, geç kalmasının nedeni belli; dün geceki maçtan sonra takımımın ligin ilk bölümünü lider kapamasının bizim ailede de coşku yaratması ve ailecek yaptığımız Florya ziyaretiydi. Sizlerle  bu ziyaretimizin fotolarını da paylaşmak istedim J





Şimdi gelelim akşamki heyecanlı derbiye…



İki takım içinde stresin ve heyecanın yaşandığı maçlardır derbiler, ezeli rekabet günler öncesinden taraftarları etkilemeye başlar, takımlarla ilgili son gelişmeler an be an takip edilir. Bu maç önceside ortam tipik bir derbi ortamıydı. Galatasaray kazanıp aradaki farkı açmayı ve Fenerbahçe stadında yaşadığı şanssızlığı kırmak isterken, Fenerbahçe kazanıp puan farkını indirmek, play-off’taki Galatasaray avantajını yaralamak isteğindeydi. Maça iki takımda ideal 11’leri ile başladı. Maça hızlı ve etkili başlayan taraf Fenerbahçeydi. 10’uncu dakikada adeta Ziegler’in yoktan var ettiği pozisyonda Sow’un vuruşu ile Fenerbahçe 1 – 0 öne geçti. İlk golün etkisi henüz geçmemişken 15’inci dakikada Alex’in uzaktan sert vuruşu ile Fenerbahçe 2 – 0 öne geçiyor, Galatasaraylılar derbide 2 – 0  geriye düşmenin sıkıntısını yaşıyorlardı. Ancak 2 – 0 ‘dan sonra Galatasaray adeta silkiniyor, istediği oyunu sahaya yansıtmaya başlıyordu. Nitekim 36’ıncı dakikada Elmander takımını kendine getiren golü atıyor, durumu        2 -1’e getiriyordu. Necati’nin ilk yarının son dakikasında çok az farkla dışarı çıkan vuruşu devrenin 2 – 1 kapanmasına neden oluyordu. İkinci devreye etkili ve hızlı başlayan Galatasaray’dı. Galatasaray adeta ikinci yarı oyunu Fenerbahçe kalesine yıkıyor, birçok gol pozisyonunu harcıyordu. Bu arada iki takımında hocasına değinmek gerekiyor. Fatih Terim takımında yaptığı akılcı değişikliklerle oyuna müdahale ederken, Aykut Kocaman yaptığı değişikliklerle oyuna müdahalede geç kalıyor ve taktiksel hatalara imza atıyordu. Galatasaray’ın baskısı 83’üncü dakikada Selçuk’un ortasında Elmander’in topu indirmesine Hakan Balta’nın vuruşu ile beraberlik golünü getiriyordu. Galatasaray deplasmanda 2 – 0 geriye düştüğü maçı güzel oyunuyla 2 – 2 ‘ye getiriyor, 90 + 4 ‘te Baros’un direkte patlayan vuruşu ile 3 puanı kaçırıyordu.





Maçta istenmeyen olaylar ise yine kendini gösterdi. Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim’in açılan kaşı ile antrenör Hasan Şaş’ın yarılan kafası hoş olmayan görüntülerdi, bunlara Hakan Balta’nın gol sevinci sonrasında gözünü az farkla es geçen bayrak sopalarıda dahil tabii… Bu görüntüler futbola, spora yakışmıyor kim yaparsa yapsın kendini bilmemezlikten başka bir şey değil, umarım bir daha bu tür görüntüleri görmeyiz!

Sonunda söylenmesi gereken sanırım Galatasaray’ın bu sene ligdeki tüm takımlardan daha üstün top oynadığı… Bugün saçma sapan, ligin heyecanını kaçıran  play-off kavramı olmasa Galatasaray dün gece Kadıköy’den şampiyonluğunu ilan ederek gelecekti bunu unutmayalım…J

10 Mart 2012 Cumartesi

İNAN’ÇLA DERBİYE DOĞRU…



Fenerbahçe derbisi öncesi evinde Gençlerbirlği’ni ağırladı Galatasaray…  Derbiye moralli ve aradaki puan farkını koruyarak gitmek adına ve tabiki play – off’a yüksek puanla girmek için önemli bir mücadeleydi.
Galatasaray’da ilk 11’de Emre Çolak’ın yedekte olması tek değişiklikti. Maç ilk devre ortada geçen bir oyunla devam etti demek yanlış olmaz. İlk devre Galatasaray çok etkili bir oyun ortaya koyamadı. Maçın ilk 45 dakikası kısır bir futbol ve ataksız şekilde 0 – 0 tamamlandı. İkinci devreye Galatasaray golle başladı, 48’inci dakikada Melo takımını 1- 0 öne geçiren golü attı. Golden sonra Galatasaray etkili oyununu sahaya yansıtmaya başladı ve maça ağırlığını koydu. Galatasaray’ı rahatlatan gol ise 58’inci dakikada Selçuk’tan geldi. Selçuk kazanılan frikik sonrası harika bir vuruşla takımını 2 – 0 öne geçiren gole imzasını attı. Bu gol hem takımı hem taraftarı hem de teknik heyeti maçı kazanmak adına  sevindiren, rahatlatan gol oldu.






Bu maçta maçın adamı frikikten muhteşem bir gol atan ve oynadığı futbolla takımını rahatlatan, olumlu pasları ile orta sahayı Galatasaray’a kazandıran isim Selçuk İnan’dı. Galatasaray’a geldiğinden beri oynadığı futbolla, attığı kritik gollerle takımına katkı sağlayan, doğru bir transfer olduğunu her daim hatırlatan bir isim Selçuk İnan…



Galatasaray için kazanılan 3 puan dışında derbi öncesi kart sınırında olan oyuncularının kart görmeden maçı bitirmesi de derbiye ideal 11 ile başlamak adına önemliydi. İlk devresi kısır bir futbolla geçen ikinci devresi Galatasaray’ın 2 golüyle süslenen, Gençlerbirliği’nin etkisiz kaldığı bir 90 dakika’yı Galatasaray 3 puanla kapatarak rakipleriyle puan farkını korudu ve derbiye eksiksiz, moralli olarak gitmek adına adımını attı. Şimdi sıra derbi heyecanında…

5 Mart 2012 Pazartesi

SOĞUĞU ISITAN ATEŞ…



11 saatlik çileli yolculuk sonrası ağır zemin şartları altında oynanan Sivasspor deplasmanı Galatasaray adına farkı korumak için önemli bir maçtı. Futbolcuların kötü yolculuktan mental ve fiziksel olarak olumsuz etkilenebilme ihtimalini de düşündüğümüzde zor maçın bu kadar net skorla bitmesi Galatasaraylılar için mükemmel bir maç sonucuydu.



Ağır zeminde yorgunlukla başlayan maç daha ilk dakikada Riera’nın kaçırdığı gol pozisyonu ile heyecan yarattı. 14’üncü dakikada Necati, muhteşem bir aşırtma şut ile Galatasaray’ı deplasmanda 0 – 1 öne geçiren golü atıyordu. Sivasspor’un Galatasaray kalesinde yakaladığı pozisyonlarda Muslera kalesinde harika kurtarışlara imza atıyor, kalesini gole kapatıyordu. İkinci yarıya iki takımda aynı kadrolarla başladı, ikinci yarıda Sivasspor’un etkili atakları oldu ancak ataklarda Galatasaray savunması ve Muslera dikkati elden bırakmadı. 64’üncü dakikada Ujfalusi defanstaki güzel oyununa Galatasaray forması ile ilk golünü ekleyerek takımını rahatlatan isim oldu. İkinci golden sonra Sivas oyundan biraz daha düştü, Galatasaray presle oyununa devam etti. 81’inci dakikada bu kez sahneye Fatih Terim’in Galatasaraylı taraftarlara kazanalım dediği Aydın çıktı, uzun zaman sonra gol atarak hem kendini buldu hemde takımına güven verdi. Ancak daha son söz söylenmemişti dercesine gol perdesini açan Necati 90 + 3’te gol perdesini kapatan isim oldu. Necati Galatasaray’a geldiğinden beri attığı 5 golle takımını ateşleyen isimlerden biri oldu.



Galatasaray’da her maçta alkışı bir kademe daha fazla hakeden biri çıkıyor, şüphesiz bu maçta bu isim geldiğinden beri kalede güven demek olan Fernando Muslera idi. Yaptığı kurtarışlarla takımını rahatlatan, güvende oyun oynamalarına olanak sağlayan isimdi. Adeta arkadaşlarına ben gol yemem, siz atın dedi J



Galatasaray zorlu Sivasspor deplasmanından 0 – 4 ‘lük farklı bir skorla dönerek uzun lig maratonunda bir kez daha taraftarının yüzünü güldürdü. Çileli yorgunluk dolu bir yolculuk sonrası çıkılan, birde üstüne patates tarlasını andıran bir sahada oynanan Sivas deplasmanından 0 – 4 ‘lük farklı skor üstünlüğü ile dönmek Galatasaray’ın bu sene şampiyonluğu ne kadar çok istediğinin kanıtı gibiydi. Galatasaray bu sene Fatih Terim’in gelişiyle yakaladığı üstün arkadaşlığı güzel futbolla birleştirerek tüm camia olarak başarıya kenetlenmiş durumda, kazandığı maçlarda bunun ispatı niteliğinde… Ne diyelim bundan sonra bu takıma şampiyonluk yakışır J


1 Mart 2012 Perşembe

SON TOPA KADAR TEŞEKKÜRLER…

Euroleague’e elemelerden gelerek tarihinde ilk kez katılan Galatasaray Medikal Park için tarihi bir maçtı Olympiacos maçı. Euroleague’de Galatasaray’a göre tecrübesi fazla olan Anadolu Efes’in ve Fenerbahçe Ülker’in elenmesiyle çeyrek final ümidimiz Galatasaraydı. Evinde inanılmaz maçlar çıkaran Yenilmez Armada’dan bir inanılmaz maç daha bekliyorduk.
Böyle bir ortamda başlayan maça Olympiacos 7 – 0 ‘lık bir seri ile başlıyor, ilk çeyreği Spanoulis’in müthiş performansı ile 10 sayı üstün kapatıyordu. Galatasaray’da bu dakikalarda skor yükünü taşıyan isim birçok maçın kahramanı olan Gordon’du. İkinci periyotta oyunun daha çok içinde olduk, Ender – Gordon ikilisi verimli bir oyunla takımı sırtladılar. Ancak savunmada bir türlü Olympiacos’u durduramayınca ilk devreyi 43 – 35 geride tamamladık. Üçüncü periyoda iyi başlamak isteği Olympiacos’un ilk atışta üçlüğü bulması ile sarsılıyordu. Bu üçlükten sonra Galatasaray adeta bu sefer de oldu dedirten bir geri dönüş yaşatıyor  farkı 1 sayıya kadar indiriyordu. Ancak bu maçta yakamızı bırakmayan basit top kayıpları ile Olympiacos 6 – 0’lık seriyi yakalayıp farkı tekrar açıyordu. Gordon’unda sakatlanıp çıkmasından sonra Galatasaray bir türlü oyununu sahaya yansıtamadı. Son periyoda 9 sayı Olympiacos üstünlüğü ile giriliyor, Galatasaray 9 sayıyı kapatmak için Shumpert’la, Shipp’le üçlükler buluyor ancak savunmada durduramadığımız Olympiacos farkı koruyordu. Galatasaray Medikal Park 1 sayı farkla bile kaybetse çeyrek finale çıkabileceği maçı 88 – 81 kaybediyor, Euroleague’e noktayı Yunanistan’da koyuyordu L



Maçın kritik olayları şüphesiz Gordon’un sakatlanıp oyun dışında kalması ve Lakoviç’in bir türlü istediği oyunu oynayamaması dolayısıyla yanlış top tercihleri idi.



Ne olursa olsun başta Galatasaraylılar olmak üzere tüm basketbolseverlere Euroleague’de müthiş maçlar izletti Yenilmez Armada…
 Evinde namağlup CSKA Moskova’yı devirmesi, Avrupa devi Barcelona’ya Euroleague tarihine geçmiş taraftarı ile birlikte Abdi İpekçi’yi dar etmesi sadece bizlerin değil yabancılarında alkışını aldı.



Bizlere elemelerden itibaren güzel, keyifli bir basketbol izleten, bizleri gururlandıran bu güzel, başarılı takıma ve Koç Oktay Mahmuti’ye sonsuz teşekkürler… Bu seneden anlaşılıyor ki seneye daha iyi dereceler bizleri bekliyor, ne diyorduk Son Topa Kadar evet Son Topa Kadar teşekkürler Yenilmez ArmadaJ