12 Aralık 2011 Pazartesi

4’TE 4



Karadeniz’in güzel havasında başlayan, iki takımında kazanmak istediği bir Trabzon-Galatasaray maçını 0-3 Galatasaray’ın galibiyeti ile geride bıraktık.

Galatasaray bu maça Arena’daki 3–1’lik Fenerbahçe derbisinin ve son üç maçını kazanmanın morali ile çıkarken, Trabzon son beş resmi maçında alamadığı galibiyeti kendi seyircisi önünde almak için maça hırslı çıkıyordu. Fatih Terim Fenerbahçe derbisindeki ilk 11’i Trabzon maçında da aynen sahaya sürmüştü, buna karşılık Şenol Güneş gole dönük olarak üç atak oyuncusu ile maça başlıyordu. Maçın başlama düdüğü çaldığında Trabzon maça daha hırslı başlayan taraf görüntüsü veriyordu ama bu hırsı 4’üncü dakikada Elmander’in erken gelen golü yavaşlatıyor, Galatasaray Trabzon kalesine yaptığı ilk atakta golü bulmuş oluyordu. Bu dakikadan sonra Trabzon Galatasaray kalesinde ciddi gol pozisyonu buluyor fakat faydalanamıyordu.


Galatasaray zaman geçtikçe oyuna hakimiyetini koyup, kalabalık orta saha ile ayağa pas yaparak Trabzon’un topla oynamasına adeta izin vermiyordu. Trabzon taraftarının maçın başlama düdüğü ile birlikte ayağına her top geldiğinde ıslıkladığı Selçuk, 44’üncü dakikada frikik atışını Hagi vari mükemmel vuruşu ile gole çeviriyordu. Bu golden sonra ilk yarı 2 – 0 Galatasaray’ın üstünlüğü ile geçiliyor, ikinci yarı başladığında da değişen pek birşey olmuyordu. Trabzon Galatasaray’ın baskılı, ayağa pas yapan futboluna karşılık veremiyordu. 54’üncü dakikada maçı başından beri doğru kararlarla yönetemeyen, pek çok hata yapan hakem  Kuddusi Müftüoğlu benim kanaatimce biraz ağır olan bir direkt kırmızı kart ile Trabzonlu Zokora’yı oyundan atıyor, Trabzon bu dakikadan sonra 10 kişi mücadele ediyordu. Trabzon 10 kişi kaldıktan sonra Galatasaray neredeyse tamamen oyunun kontrolünü ele alıyordu, hatta bir ara topla oynama yüzdelerinde % 78’e %22 gibi büyük maçlarda pek alışık olmadığımız bir istatistikle karşı karşıya kalıyorduk. 90 + 2’de oyuna yeni giren Ceyhun maçın skorunu tayin eden golü atıyor ve Galatasaray’ı 3 – 0 öne geçiriyordu. Üçüncü golün neredeyse hemen arkasından da maçın son düdüğü çalıyor ve Galatasaray moralli geldiği Trabzon deplasmanından da 3 puanı 3 golle almayı başarıyordu.

Maçın en kötü yanı ise ikinci yarıda kendini bilmez Trabzonlu taraftarlar tarafından kendi kalecileri Tolga’nın yüzüne atılan ve yüzünde patlayan su şişesi oluyordu… Tolga bu olayı şans eseri yaralanmadan atlatıyordu. Anlamadığım taraftar kendi oyuncusuna ya da rakip oyuncuya neden böyle bir davranışta bulunur, neden hala sahaya yabancı madde atılmaması gerektiğini kavrayamaz. Belki de maçın en dikkat çeken tarafı oynanan futboldan, atılan gollerden daha çok maç başladığı andan itibaren korner atışlarında atılan bozuk paralar, pet şişeler, kalemler hatta sahaya atılan ayakkabılardı. Halbuki esas dikkat çeken şeyin futbol olması gerekiyor. Bundan sonraki maçlarda sahaya hiçbir yabancı maddenin atılmaması, sahada futbolun konuşulduğu durumlar olması her futbolsever gibi benimde dileğim…



Evet işte bu şekilde bir maçı daha geride bıraktık, Galatasaray Fatih Terim ile yakaladığı uyumu, iyi futbolu, kazanma hırsını sahaya yansıtmaya başladı. İki zor maçta alınan 3’er gollü galibiyet bunun ispatı… Futbolcuların birbirleri ile olan uyumları, arkadaşlıkları da 2000 ruhuna yaklaşıldığının, Galatasaray’ın yeni başarılara hazır olduğunun ispatı… Derbi maçı ve Trabzon maçı gösteriyor ki Galatasaray bu oyununa devam ettiği sürece bu sene şampiyonluğun favorisi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder