24 Haziran 2012 Pazar

FİNALE DOĞRU...





Avrupa Şampiyonası başladı, grup maçları tamamlandı hatta çeyrek final maçları da bugün itibari ile sonlandı. Başından beri favorim olan İspanya dün akşamki maçta Fransa engelini adeta ilk yarı izleyen herkesi uykuya sevkeden buna karşı takım Fransa’da dahil bir futbolla geçti ve yarı finalde Portekiz’in rakibi oldu. Portekiz maçının çok daha hareketli bir futbola sahne olacağını düşünüyorum umarım yanılmam çünkü sıkı bir futbolsever olarak hareketli bir İspanya maçı izlemek istiyorum.




Favorim olan takım dışında finale çıkar diye düşündüğüm Almanya da final yolunda emin adımlarla ilerliyor. Gruptaki tüm maçlarını kazanarak  çeyrek finalde Yunanistan karşısına çıktı Panzerler… Yunanistan karşısında baştan sona üstün oynayan Almanlar, bu engeli de 4 - 2 ‘lik farklı skorla geçerek finale doğru şampiyonadaki rakiplerine gözdağı veren futbolları ile yürüyorlar.

Grup maçlarında kendi adıma Hollanda’nın 0 puanla elenmesinin ve İngiltere’nin çeyrek finale kalmasının dışında bir sürpriz yoktu. Bakalım başından beri finalde karşılaşırlar dediğim İspanya – Almanya takımları finale çıkabilecekler ve biz futbolseverlere finalde turnuvanın en iyi pas yapan takımıyla, fiziken en güçlü takımının müthiş mücadelesine tanık olma fırsatı vereceklermi ?

Kişisel merakım ise; hangi takımın İspanya’nın müthiş hatta zaman zaman bayıltan pas trafiğine dur diyeceği yada diyebileceği… Yinede bu merakıma rağmen favorim İspanya… Bakalım şampiyonun yazısında kimin şampiyonluğunu yazmak kısmet olacak, o anı sabırsızlıkla bekliyorum. Finale kadar Avrupa Şampiyonasının peşinde kalmanız dileğiyle J

17 Haziran 2012 Pazar

PEŞİNDE OLMAK…



Hani bazen sorulur taraftar olmak nedir diye? Çoğu zaman “fanatik taraftar” anlayışı farklı algılanır spordan uzak kişilerin gözünde… Ama benim için içinde bulunduğum ailem için bu söz konusu değil, taraftarlığın hakkını vererek yaşayışımız devam ediyor ligler tatildeyken bile…J

Sadece peşinde olmak için peşindeyiz demek için 7’den 70’e hepimiz varız diyoruz. İşte 15.Haziran Cuma günkü Selçuk İnan ile Adidas buluşmasında olmakta peşinde olmanın bir parçasıydı. Herşey bir gün önce 15 yaşındaki yeğenim Miray’ın yarın Selçuk Adidas'da krampon tanıtımındaymış ne olur gidelim demesiyle başladı. Sadece basına kısıtlı olarak haber verilen bu organizasyonu yeğenimin sanal ortamdan nasıl öğrendiği ise hem bizim için hem Adidas yetkilileri için sürprizliğini koruyor. J














Her Galatasaraylı futbolcu Galatasaray taraftarı olan biri için kıymetlidir, sevilir ve saygı duyulur. Ama Selçuk durumu bizde biraz farklı… 7 yaşındaki minik yeğenim Burak çok büyük bir Selçuk hayranı, kendisi Selçuk sevgisini “ bizim eve gelsin onu odama kilitleyeceğim hiç gitmesin diye” cümlesiyle anlatan bir çocuk. Dahası da yok değil, maç esnasında hiç kimse Selçuk için “ ah be Selçuk, ne yaptın “ gibi negatif sözler söyleyemez şayet söylediyse bizim ufaklıktan gelen hışımın şiddeti öngörülemez. Selçuk sevgisinin Galatasaray’a ilk imza atılmasıyla başlaması, Selçuk ile havaalanında konuşup hayatının hediyesini alması ( Selçuk’un beresi ), 8 sayısının bizdeki önemini, abla – kardeş arasındaki Selçuk rekabetini ve daha birçoğunu burada yazarak anlatmak mümkün değil. J Tabi en küçüğümüzün bu sevdası bizleri de en büyüğümüze kadar etkiledi, anlayacağınız ailedeki Selçuk İnan sevgisi 7’den 70’e bizimle… İşte tüm bunların ışığında Cuma günkü buluşma bizim için gülümseme ile biten muhteşem bir gündü. O gün alınan imzalı posterler şimdi evin çeşitli bölümlerinde baş köşede, imzalattırılan formalar daha büyük bir heyecanla giyilmeyi bekliyor, çekilen resimler çerçevelendi bile…J Tüm bu yaşananlarla bizim Burak büyük tutkusu Selçuk ile buluştu unutulmayacak bir anıya sahip oldu. Hatta Burak Yılmaz’ın transferinin konuşulduğu şu günlerde basın için ilginç göndermelere de sahne olan bir organizasyonda oldu bu buluşma… Sanırım bizi olduğu kadar olmasa da Selçuk’u da etkilemiştir ufaklığımızın ona olan büyük tutkusu… Teşekkürler imza için, fotoğraf için, herşey için Selçuk İnan ve tabi ki bu buluşma için teşekkürler Adidas. J














Bu yazıda benden, benim ailemden bir peşindeyiz macerası oldu, sanıyorum okuyanlar bir kez daha bizim tutkumuza şahitlik edecek. Benim öğrendiğim, hissettiğim taraftarlık duygusu yaşlanmayan hep genç kalan bir duygu... Peşindeyiz demek sadece bir laf değil bir yaşam biçimi bana göre o yüzden hayatta hep genç, hep peşindeyiz diyerek kalmanız dileğiyle…

10 Haziran 2012 Pazar


AKDENİZ ATEŞİ           
                    

Evet kendi adıma merakla beklenen bir maçı, müthiş bir mücadele içinde geçen bir 90 dakikayı geride bıraktık Avrupa Şampiyonasında… Bir tarafta son şampiyon İspanya bir tarafta her zamanki oyun tarzıyla başka bir Akdenizli İtalya karşı karşıya geldi. Seyir zevki yüksek, bol gol pozisyonlu geçen bir maçtı. Benimde favorim olan İspanya oyuna yüksek, karşı takımın dengesini bozan olumlu pas yüzdesi ile başladı ancak İtalya oyuna dengeyi çabuk getirdi. Oyuna dengeyi getiren İtalyanlar girdikleri gol pozisyonları ile İspanya kalesini rahatsız ederek, İspanyolların ayağa pas yapan oyununu oynamalarına izin vermediler. İlk yarı pas yüzdesinde boğaların, oyunun kontrolünde ise İtalyanların üstünlüğü ile 0 – 0 geçildi. İkinci yarıda da aynı oyun tarzları devam etti.




Hem Buffon hemde Casillas iyi kurtarışları ile takımlarına desteği verince kaçan müthiş goller oldu. İtalyanların asi çocuğu Balotelli sarı kartından ve kaçırdığı net gol pozisyonundan sonra yerini Di Natale’ye bıraktı. Di Natale oyuna girmesinin ne kadar isabetli bir karar olduğunu 61’inci dakikada attığı golle gösterdi. Sanırım İspanyolların kendine gelmesi için bu gol gerekliydi. Gole kadar ayağa pas yaparak adeta vakit geçiren İspanya 64’üncü dakikada Fabregas ile eşitliği yakaladı. Her iki takımın golünde de müthiş asistler göze çarptı. Pirlo ve Silva adeta birbirlerine nazire yapacak kadar iki güzel asistle golleri hazırladılar. 







1 – 1’lik eşitlikten sonra iki takımda net pozisyonlar yakaladı, İspanyollar İtalya’nın katı defansını ve kalesinde tecrübe abidesi olan Buffon’u geçemedi, İtalyanlar ise son vuruşlarda iyi değildi.
Bu güzel 90 dakika bana göre iki takımında müthiş mücadelesi doğrultusunda hakedilen bir sonuçla sonlandı. Sanırım iyi top oynayan, bize gerçekten futbol seyrettiren bu iki Akdeniz takımının mücadelesini Euro 2008’den beri özlemişiz. Özlem gidermek, futbol izlemek, heyecan yaşamak iyi geldi. Bundan sonra da keyifli maçlara devam… Bakalım tahminler tutacak mı tutmayacak mı?
                                                                                                

ŞAMPİYONAYA MERHABA




2012 Avrupa Futbol Şampiyonası dedik dedik sonunda başlayan maçlarla tahminlerimize , favorilerimize, arkadaş ortamındaki tipik maç sohbetlerine başladık. Çoğu kadın için sıkıcı bir dönem olarak görünsede benim için futbola, güzel oyuna doyduğum ve keyif aldığım bir görsel şölen Avrupa Şampiyonası… Şampiyona öncesi favorim İspanya diyordum halada favorim İspanya. Karşısında final oynayacak en güçlü adayımda Almanya.

Ölüm grubu olarak adlandırılan Hollanda, Danimarka, Almanya ve Portekiz’in yer aldığı grup gerçekten büyük mücadeleye sahne olacağını daha ilk maçlardan gösterdi. Sürpriz bir Danimarka galibiyeti geldi. Bu galibiyetin sürprizliği kadar portakal formalarına rağmen Hollanda olduğuna inanmakta zorluk çektiğimiz bir takım vardı sahada Hollanda adına, bu da bence diğer bir sürprizdi. 



Grubun beklenmedik skorla biten ilk maçının ardından gözler Almanya – Portekiz maçına çevrilmiş, panzerlerin Portekiz’i ezip ezemeyeceği görüşleri dile geliyordu. Almanya’nın bitmek tükenmek bilmeyen savunması, enerjisi bu maçta da kendini gösterdi. Portekiz ikinci 45 dakikada geri çekilince kalesinde golü görmesi şaşırtıcı olmadı. Almanya tıpkı 2000’lerde Milli takımımızın iskeletini Galatasaray’ın oluşturduğu gibi iskeleti Bayern Münih kadrosundan oluşan takımıyla turnuvalarda başarılı olma geleneğini şampiyonanın ilk maçında da gösterdi. Portekiz adına direklerde büyük şanssızlıktı dün akşamki maçta. Direklere ve forvetin etkisizliğine takılan Portekiz ölüm grubundaki ilk maçında Almanya’ya 1 – 0 ile boyun eğdi.







Finale çıkar diye tahmin ettiğim Almanya’nın grubundan sonra bu gece sahne turnuvadaki favorim İspanya’da. Bakalım adeta iki tane ilk 11 çıkaracak kadar kadro zenginliğine sahip olan, son Avrupa ve Dünya Şampiyonu İspanya ilk maçında turnuvalara bana göre her zaman renk katan, İtalyan ekolüne karşı ne yapacak... Son kapışmada gülen taraf İspanya yine gülebilecek mi yoksa İtalyanlar rövanşı alabilecek mi? Bu sorunun cevabını bu akşam izleyip göreceğiz. Bakalım bir daha ki yazıda sürpriz sonuçlarla mı yoksa beklenen sonuçlarla mı karşılaşacağız…

Avrupa Futbol Şampiyonasını takip eden herkese keyifli maçlar…

6 Haziran 2012 Çarşamba

TARİHE 6 OLARAK YAZILDI


Bu bloğa yazmaya başlayalı ne kadar oldu, kaç yazı yazdım şimdi bakınca hepsi birer rüya gibi geliyor. Bu blog sayesinde ulaştığım kişilerin çoğalması bana yeni bir kapı açtı. Bundan sonra Sarı – Kırmızı renklere gönül vermiş arkadaşların kurduğu www.pesindeyiz.org sitesinde de yazılarım olacak. Beni, diğer yazan arkadaşları ve Galatasaray ile ilgili haberleri oradanda takip edebilirsiniz. Beni orada da yalnız bırakmayacağınızı umuyorum. J Yazılara hem blog’da hem pesindeyiz.org’da devam…

Şimdi Engelsiz Aslanlar yazısına gelelim…

Futbol sezonuna nokta koyduktan sonra maç atmosferinden uzak kalmak tribün havasını seven, maçları tezahürat yaparak izleyen taraftarlar için gerçekten zor. Bu sene hem futbolu hemde basketbolu tribünden takip etme fırsatını daha fazla yakaladığım için bende bu zorlukla başa çıkmaya çalışanlardanım. Arada farklı spor dallarında müsabakalar olmasa halimiz harap. J



Bugün günlerden 6’ıncı ayın 6’sı ve Engelsiz Aslanlarımız 6.kez üst üste şampiyon. Tam bir 6 fırtınası, tarihe 6 olarak not düşülebilecek bir başarı… Koç Sedat İncesu önderliğinde müthiş bir takım olan Galatasaray Engelli Basketbol takımı sadece Galatasaray taraftarına değil, tüm sporseverlere engelsiz olduklarını başarıları ile kanıtladılar. Aldıkları Dünya Şampiyonu ünvanı Türkiye’deki şampiyonluklarını taçlandırdı. Bu sene İstanbul’da düzenlenen Avrupa Şampiyonasında finalde kaybedip turnuva ikincisi olmalarını Galatasaray taraftarı her zaman olduğu gibi ayakta alkışladı.



Bu gururlandıran takımın bugün 6.kez şampiyon olmalarına, kupa kaldırmalarına canlı şahit olmak anlatılmaz bir duyguydu. Hepsini yürekten kutluyorum, hırsları ve güzel oyunları ile hakedilen bir kupa kaldırdılar. Maça iyi başlayan, ilk iki periyodu önde bitiren takım Galatasaray’dı. Üçüncü periyotta aradaki farkı eriten ve Galatasaray’ın en skorer isimlerinden olan Fifi’nin kenarda olmasını değerlendiren Beşiktaş 2 sayı ile öne geçtiyse de çabuk toparlanan Galatasaray 4’üncü periyotta farkı açarak maçı 81 – 60 gibi farklı bir skorla tamamlamayı başardı. Maçta öne çıkan isimler bence Fifi, Ferit  ve kaptan Özgür’dü. Özgür’ün kazanma hırsı adeta bütün takımı ateşledi.





Lafı, sözü uzatmaya gerek yok… Bizlere 6.kez üst üste bu mutluluğu yaşattığınız için teşekkürler Engelsiz Aslanlar’ın imparatoru Sedat İncesu ve Engelsiz Aslanlar… Yolunuz hep açık olsun, biz taraftar olarak hep arkanızdayız. J