29 Mayıs 2012 Salı

BİRAZ COŞKU BİRAZ TEŞEKKÜR



Son yazımı yazmamın üstünden tam 15 gün geçmiş. Daha önce yazmayı istedim, kalemi aldım ama sanırım 1 sezonun stresli günlerinden sonra gelen şampiyonluk birçok Galatasaraylı gibi benide mutluluk sarhoşu yapmıştı. Ne yazayım diye kafamı toplamak, şampiyonluk havasından biraz olsun normale dönmek 15 güncük sürdü. Maçlar olmayınca hareketsiz, heyecansız geçen haftasonları bizim ailede pek sevilmiyor. Ne yalan söyleyeyim takımımın şampiyonluğa ulaşması muhteşem bir duygu ama ailece evde tribün etkisi yaratılarak izlenen maçların, bu haftaki maçta stattayız sohbetlerinin yeride yaşattığı duyguda bir başka güzel… İşte o yüzden bizim için maçsız, transfer haberlerinin takip edildiği, gururla takımımızı konuştuğumuz, rakip takımdan olan dostlarımızı centilmence kızdırdığımız tatlı bir tatil zamanı geldi. Bende maçsız ilk yazımda sizlerle içimdekileri ve teşekkürlerimi paylaşmak istedim. Sanırım bir süre maç yazısı yazmamak banada iyi gelecek, kendimi ve kalemimi dinlendirmek güzel bir his…

Şampiyon takımın taraftarı olarak hep yaptığımız gibi şampiyonluk ürünlerindede kulübümüze destek olmaya başladık ilk günden. Alınan şampiyonluk t-shirtleri, imzalı formalar, bayraklar, atkılar gururla giyiliyor ve her gidilen ortamda rengimiz belli ediliyor. Hatta çoğu zaman aramızda bugün normal giyinsek mi diye muhabbetler olmuyor değilJ En minik fanatiğimizin yılsonu gösterisi sonrası bile üzerimizde imzalı formalarımız vardı ve bunun gibi nice günlerde…J Sanırım biz Arena’daki kupa şöleninde Fatih Hocamızın “Şampiyonluk ananızın ak sütü gibi helal, istediğiniz gibi kutlayın” mesajını tüm bir yaz boyunca yaşayacağız. Sarı – Kırmızı renklere, Galatasaray’a gönül veren herkeste eminim bizim gibi bu coşkuyu yaşayacak.






Tüm yazı, yazı yazmadan geçirmeyeceğim, aralarda spor’dan bahseden özellikle Avrupa Futbol Şampiyonasından belki başıma gelen ilginç olaylardan bahsederek yazmaya devam edeceğim. Yeni sezon transferleri, hazırlık maçları, yeni sezon formaları ise sabırsızlıkla beklediğim durumlar. Belli oldukça heyecanımı yazmak, benimle aynı renklere gönül verenlerle paylaşmak ise başka bir heyecanJ

Umarım herkes için iyi bir tatil zamanı geçer, tabii takımımız içinde iyi bir yeni sezon hazırlığı… Ve sonunda yine güzel futbol izlediğimiz sadece spora doyacağımız, istenmeyen olaylardan uzak yeni bir sezona merhaba deriz. Şimdi izninizle bütün bir sezonu paylaştıklarıma bir teşekkür yazmak istiyorum malum zor bir sezondu…

En yakın arkadaşım, dostum hatta bana sonradan verilen kızkardeşim Betül… Benim kadar fanatik olmasa da kendisi siyah – beyaz renklere gönül vermiş bir Beşiktaşlı, canım arkadaşımla oldukça centilmen bir lig süreci geçirdik, kendisi benim bütün fanatikliğime hoşgörü ile yaklaştı. Çoğu zaman endişesi maçlarda üşütmem, bağırmamdan kısılan sesim oldu. Bana tüm bir sezon boyunca tüm fanatikliğimle katlandığı için, şampiyon olduğumuzda alkışladığı için, yenildiğimizde elinden geldiğince teselli ettiği için kısacası herşey için teşekkürler canım arkadaşım Betül J Bir teşekkürde aileme… Evet ailece fanatik Galatasaraylıyız. Ama bu sezonda bana ve yeğenim Miray’ın fanatikliğine hayretle bakarak bizi maçlardan mahrum bırakmayan, gol sevinçlerini en güzel yaşadığım insan olan, şampiyonluk kutlaması dahil sarı – kırmızı’nın peşinden bizi heryere taşıyan Turgay abime, maçlar sırasında her türlü totemimize ayak uyduran bizimle tezahürat yapan abimin eşi Müge ablama, bizi basket maçı futbol maçı diye ayrım yapmadan statlara götüren anneme, heyecanından maçları izleyemeyen ama duaları ile bizi rahatlatan Hikmet teyzeme, desteklerini Almanya’dan gönderen Sevim teyzeme ve sarı – kırmızı sevdalarınla bizimle olan tüm aileme çok ama çok teşekkürler. Tabiki son teşekkür yazdığım yazıları okuyan, bloğumu takip eden sizlere…Yazılarımı okuduğunuz için, bana yazma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkürlerJ

Uzun oldu ama güzel oldu, maçlar ve hayat onlarla ve siz okuyucularımla güzel…

14 Mayıs 2012 Pazartesi

KARANLIKTAN GELEN KUPA ŞÖLENİ





Gidelim, görelim, paylaşalım demiştim. Şimdi sıra kupa şölenini paylaşmaya geldi.



Evet Galatasaray Kadıköy’de karanlıkta aldığı kupasını bu kez Arena’da 54bin taraftarının önünde coşkuyla aydınlıkta kaldırdı. Arena’da mükemmel bir şov hazırlanmıştı; tribünlerin coşkusu, dinmek bilmeyen tezahüratlar, meşaleler kutlamaya renk kattı. Sahneye çıkan Bora Gencer, Altay ve Gripin bir gece önceden beri coşmuş olan Galatasaray taraftarını dahada coşturdu. Coşkunun, sevincin doruğa ulaştığı an ise Sayın Başkan Ünal Aysal’ın İmparator Fatih Terim ile platformda yerini almasıydı. Sonrasımı? Sonrası gayet net; herkesin çılgınca alkışları ve tezahüratları ile bu zaferin kahramanları sahneye çıktı. Kupa kaptanların elinde yükseldiğinde ise herkesin gözleri hafif nemli, mutluluğu ise çok büyüktü. Galatasaray hakkıyla 9 puan önde bitirdiği Süper Lig’in kupasını play – off sonundada almış, 18’inci şampiyonluğunu ilan etmişti.





Kupa şüphesiz tüm futbolcular için farklı anlam taşıyordu. Tıpkı kaptanlarımızdan Ayhan Akman’ın yaşadığı duygu gibi. Sezon başında futbol hayatına nokta koyacağını açıklayan Ayhan’ın 18 numaralı formasına 18’inci şampiyonlukla veda etmesi her futbolcuya nasip olmayacak bir duyguydu.





Böyle bir gece için yazılacak çok fazla şey yok. Neticede kazanılmış bir şampiyonluk ve 54bin taraftar ile yaşanan bir mutluluk tablosu vardı. Orada bedenen olamayan Galatasaray taraftarları ise Fatih Hoca’nın dediği gibi kalplerde hissedildi. Kutlamalar sona erdiğinde akıllarda ve gönüllerde kupa, zaferin kahramanları ve bu anları ölümsüzleştiren fotolar kaldı. Bir kez daha bu mutluluk için emeği geçen herkese çok teşekkürler. Fatih Terim’in dile getirdiği gibi tüm Galatasaraylılar hakedilen bu şampiyonluğu gönüllerince kutlamayı haketti.           Şimdi kutlama zamanıJ Tüm Galatasaraylılara hayırlı, uğurlu bir şampiyonluk olsun, herkese iyi kutlamalar ;)

13 Mayıs 2012 Pazar

DÜĞÜM ÇÖZÜLDÜ, ŞİFRE ŞAMPİYONLUK !




Hani derler ya kalbim duracak diye işte tam öyle bir maç heyecanıydı dün akşamki Fenerbahçe – Galatasaray derbisi. Her iki takım içinde öyleydi tabi ama ben kendimi biliyorum. Maçın başlama düdüğü ile birlikte 90 dakika adeta hayat durdu, herşeye ara verildi sadece nefes alındı. Bu yazımda futbolun çok derinliklerine girmek gelmiyor içimden sadece kutlama heyecanını yazmak, sizlerle paylaşmak istiyorum. Neticede bir yıl boyunca maçları yazdım, kendimce yorumladım şimdi gönül verdiğim renklerin zaferini paylaşma zamanıJ

Maçta neler oldu, hangi pozisyonlar oldu deseniz zaten hatırlamıyorum . Tek hatırladığım sahada şampiyonluğa inanmış sakin bir ruh ile mücadele veren 11 Aslan’ın oluşuydu. O Aslanların mücadelesi bitiş düdüğüyle birlikte sarı – kırmızı renklere gönül vermiş herkesi hakedilen şampiyonluğun kutlamasına yöneltti. Artık düğüm çözülmüş, şifre Şampiyonluk olarak yazılmıştı…Bayrağını kapan, formasını giyen herkes bu mutluluğu yaşamaya koştu, bizde ailecek soluğu Florya’da aldık, gönlümüzce kutlamalara katıldık.







Doyasıya kutlanan şampiyonluğa düşmesi zorda olsa engellenen tek şey kupa töreniydi. Kuşkusuz Dünya’nın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz bir bozuk organizasyon ile maçtan önce alkışlarız deyip, stadı yakan taraftarlarla, saatlerce ışıksız, klimasız, saha sulanarak, Fenerbahçe marşları çalınarak kısacası kupa verilmesin diye yapılan tüm girişimlere rağmen Galatasaraylı yönetimin ve Fatih Terim’in haklı diretmesiyle Galatasaraylı futbolcular terlerini akıttıkları sahada kupayı kaldırdı. Geçte olsa Florya’da taraftarlarınla buluşup doyasıya kutlamasını yaptı. Şimdi sıra bu gece Arena’da yapılacak kupa şölenindeJ Gidelim, görelim yarında o anları paylaşayım sizlerle…

Tüm Galatasaraylılara gönüllerince coşkuyla kutladıkları bir şampiyonluk diliyorumJ Tabi son söz bizlere bu mutluluğu yaşatan imparator Fatih Terim’e ve Aslanlarına …





Teşekkürler FATİH’İN ASLANLARI!

7 Mayıs 2012 Pazartesi

ALKIŞLAR SİZE GELSİN



Şimdiye dek bloğumda 47 tane yazı paylaşmışım sizlerle, çoğu Galatasaray futbol takımının maçları ile ilgili geri kalanlarda Galatasaray basket, Voleybol’da CEV Kupası, Tenis ve El Classico yazılarından oluşuyor. Sporun her dalını seven, elimden geldiğince takip eden biri oldum hep ama hiç Engelsiz Aslanlar’ın maçını canlı izlemek kısmet olmamıştı. Pazar günü Sinan Erdem’deki 2012 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Galatasaray’ın Engelsiz Aslanlarını canlı izlemenin, desteklemenin keyfini çıkardım. Evet yine müthiştiler ve karşılarında Alman RSV Lahn Dill takımı vardı.



Maç gerçekten kıran kırana mücadele ile geçti. Sedat İncesu kazanma hırsıyla dolu bir takım yaratmış. Engelsiz Aslanlar 40 dakika boyunca mücadeleyi hiç bırakmadı. Hani bazen % 100 basket olur denen toplar çemberden çıkar ya işte o durum final maçında maalesef Galatasaray’ın yanındaydı… Alman takımının bitmek bilmeyen enerjisi ve isabetli şutlarıda bizim şanssızlığımıza eklenince Engelsiz Aslanlar maçı 65 – 79 kaybederek Avrupa ikincisi oldular. Maç sonunda aslanlar finalde kaybetmenin üzüntüsünü yaşadılar ama biz taraftarlara yine Avrupa’da büyük bir başarı armağan ettiler.  İstanbul’un evsahibi olduğu 2012 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında katılan 8 takım içinde ülkemizide gururla, başarıyla temsil ettiler. Birde en skorer oyuncu çıkardılar, Engelsiz Aslanlar’ın forveti Mateusz Filipski turnuvanın en skorer oyuncu ödülünün sahibi oldu.



Başta bu takımı Dünya Şampiyonu yapan Koç Sedat İncesu olmak üzere takımdaki tüm oyuncuları ve takıma desteğini hiç esirgemeyen yöneticileri kendi adıma kutlarım. Ortaklaşa harika işlere imza attılar, bundan sonrada atacaklarına olan inancım çok yüksek…



Tribünlerden maç boyunca söylenen bir beste tüm gerçeği açıklamaya yetiyor “ Engelsiz Aslanlar Dünya Şampiyonu Galatasarayım işte tüm gerçek bu.”  Sanırım başka söze gerek yok, teşekkürler Engelsiz Aslanlar … Yolunuz hep açık olsun çünkü bu taraftarın elleri sizi hep alkışlayacak J


DÜĞÜM SONA KALDI…




Süper Final’de son haftaya yaklaşılırken belki şampiyon belli olur dedirten bir maç oynandı Türk Telekom Arena’da. Galatasaraylıların gözü Arena’daki maçta, aklı Avni Aker’deki maçtaydı. Ama esas olan maçı kazanmaktı.

Maça iyi ve hızlı başlayan taraf Galatasaray oldu. Nitekim ilk golde erken geldi, 9’uncu dakikada duran top organizasyonundan korneri Engin kullandı, gelen topa arka direkte kendini unutturan Melo vurdu ve Galatasaray’ı 1 – 0 öne geçiren gole imzasını attı. Bu dakikadan sonrada atak oynayan, topun kontrolünü sağlayan taraf evsahibiydi. İlk yarı 1 – 0 bitecek gibi derken 45+1’de bu kez  Selçuk’un ortasında kaleyi şaşıran Almeida topu kendi kalesine yolladı ve Galatasaray ilk yarıyı 2 – 0 önde bitirdi.



 İkinci yarı başladığında sahada ilk yarının aksi bir görüntü vardı. Bu kez oynayan taraf Beşiktaş bocalayan taraf Galatasaray’dı. Galatasaray o kadar çok rakibine gel bana gol at dediki sonunda 86’ıncı dakikada Holosko skoru 2 -1 ‘e getiren golü buldu. Golün etkisinden çıkılmamıştı ki bu sefer Almeida’nın yaptığını Ujfalusi yaptı ve 87’inci dakikada topu kendi kalesine yolladı. 2 dakika içinde durum 2 – 2’ye gelirken taraftarlar şok yaşıyordu. İkinci yarıda adeta duran, bana saçma gelen Sabri – Riera ikilisinin oyuna girmesi ile ileri değil geriye yaslanan Galatasaray kendi evinde 2 – 0 önde götürdüğü maçı 2 – 2 ile bitiriyordu. Maçın son dakikalarında tribünlerde yakılan meşalelerden dolayı azalan görüş alanında başka gol olmuyor, Beşiktaş Fenerbahçe’den sonra Galatasaray’danda puan alarak adeta bu düğümü kendi aranızda çözün mesajı veriyordu.



Maç sonunda Trabzon’danda Fenerbahçe’nin galibiyet haberi gelince değişen bir durum olmadı ve şampiyonluk düğümü Kadıköy’deki son maça kaldı. Bu saatten sonra denecek fazla bir söz yok. Galatasaray kötü oynama hakkını Arena’daki Trabzonspor ve Beşiktaş maçlarında yeterince kullandı. Umarım beraberliğinde Galatasaray’a yaradığı son maçta takım olarak gücünü, hırsını sahaya doğru yansıtır ve şampiyonluğa uzanır. Bekleyip hep beraber göreceğiz sonucu, şimdiden herkese iyi seyirler düğüm maçında…

4 Mayıs 2012 Cuma

BEKLENMEDİK NETİCE…




Öncelikle yazımı geç yazmamdan dolayı okuyanlara bir özür borçluyum. Sebebi boğazıma gelip yapışan bakteri…Neyseki çabuk terketmeyi bildi de yazımı geçte olsa kaleme alabildim.



Galatasaray Çarşamba gecesi Arena’da Trabzonspor’u ağırladı. Şampiyonluk için alınması gereken bir 3 puan vardı. Maç dengeli başladı demek yanlış olmaz hele ki Trabzon’daki maçta Galatasaray’ın ilk yarı oynadığı baskılı futbolla kıyaslama yaparsak… Kadrolardaki tek değişiklik konuk ekipteki Burak’ın ilk 11’de oluşuydu. Galatasaray kendi sahasında oynamasına rağmen sahaya bol presli, baskılı oyununu yansıtamadı. İlk yarı iki tarafında birbirini yoklayan oyunu ile 0 – 0 sona erdi. İkinci yarıda baskıyı biraz daha arttıran bir Galatasaray vardı sahada… Galatasaray adına Necati Fenerbahçe derbisinde olduğu gibi inanılması zor golleri kaçırdı. Buna Elmander’in play-off maçlarındaki suskunluğu eklenince Galatasaray ne kadar baskı kursada golü bulamadı. Selçuk’un uzaktan kullandığı toplarda Trabzonspor kalecisi Tolga başarılıydı. Trabzon’un Galatasaray kalesinde yakaladığı net fırsatlarda ise Muslera kalede devleşiyor, gole izin vermiyordu. Maçın en net kaçan golü ise 90+3’te Necati’nin kale önünde rövaşata vuruşuydu. Sanırım o dakika birçok Galatasaraylı saçını başını yoldu, şahsen biz ailece yolduk… Nitekim olmayınca gerçekten olmuyor.






Maç 0 – 0 sona erdi ve Galatasaray şampiyonluk yarışında önemli bir 2 puan bıraktı kendi sahasında… Ancak aradaki 3 puanlık farkın Fenerbahçe’nin İnönü’de 3 puan bırakması ile korunması Galatasaray’lıları rahatlatan durum oldu. Kimseyi kandırmaya gerek yok, şampiyonluk yarışında rakibin puan kaybetmesi her takımı sevindiren bir haberdir, sevinmem diyen bana göre pek doğruyu söylemeyendir. Taraftarlık bunu gerektiren, bunları yaşatan bir duygudur.

Maç içinde hakem Tolga Özkalfa için benim söyleyebileceğim tek şey ise maçın ilk yarısında yapılan sert faullere kart göstermeyerek, sertliğe taviz vermesi ve maçın 54’üncü dakikasından sonra sahaya sarı kart yağdırmasının tam bir dengesizlik olduğu olur. Tabiki maçın skorunu sadece hakeme yıkmak yapılacak bir davranış değil. Sonuçta Galatasaray kendi sahasında şampiyonluk yolunda kritik sonuçlar doğurabilecek bir 2 puan kaybetti. Dileğim bundan sonra ligdeki mücadelemiz ve en yakın rakibimize attığımız 9 puan farkla hakettiğimiz şampiyonluğu yakalamak.