28 Nisan 2012 Cumartesi

EKSİK TAMAMLANDI…




İyi oynanan ama kaybedilen Fenerbahçe derbisinden sonra Galatasaray için Trabzon deplasmanı hem farkı korumak adına hemde morallerin yüksek tutulması için önemli bir virajdı.



 Galatasaray maça müthiş istekli, arzulu ve baskılı başladı. Hatta ilk dakikalarda kaçan 2 net gol fırsatı maçın kaderini belli eder nitelikteydi. Galatasaray’ın baskısını Trabzon biraz dengelemek için çaba göstersede 19’uncu dakikada Selçuk’un müthiş frikik golü geldi. Sanırım bu golde topu kaleci Tolga dahil herkes ağlarda gördüJ Selçuk Hagi’den sonra Galatasaray’ın çok özlediği frikik gollerini takıma kazandıran isim aynı zamanda taraftarın özlediği jeneriklik gollere imzasını koyarak Galatasaray’daki yıldızını gün geçtikçe parlatıyor. İlk golün üstünden 2 dakika geçmiştiki yine Selçuk’un serbest vuruştan ortasında bu kez Necati golü atan isim oldu. Durum 0 – 2 olduktan sonrada Galatasaray baskılı oynamaya devam etti. 41’inci dakikada Eboue’nin müthiş bir koşu ile ceza sahasına getirdiği topta kendisi yerde kaldı, hakem avantaja bırakınca topu tamamlayan Necati Galatasaray’ın 3’üncü kendisinin 2’inci golüne imza attı. İlk devre 0 – 3’lük skor ile sona erdi. İkinci yarıya Galatasaray skor üstünlüğünden dolayı kontrollü başladı. Trabzonspor ilk yarıya oranla daha baskılı oynamaya başladı nitekim 60’ıncı dakikada Colman’la farkı 2’ye indirdiler. Ancak farkın tekrar 3’e çıkması 1 dakika sürdü. 61’inci dakikada Eboue maçtaki güzel oyununa noktayı Galatasaray adına gol perdesini kapatan gole imzasını koyarak yaptı. Bu dakikadan sonra Galatasaray kontrollü oyuna devam etti, Trabzon bu dakikalarda Galatasaray kalesinde pozisyonlara girdi ancak başarılı olamadı. 86’ıncı dakikada Muslera ceza sahasında rakip oyuncuyu düşürünce hakem penaltı noktasını gösterdi. Penaltıdan takımının ve kendisinin 2’inci golünü bulan isim Colman’dı. 

                              



Bu dakikadan sonra skorda değişiklik olmadı ve Galatasaray deplasmanda 3 puanı 4 golle alarak şampiyonluğa doğru bir engeli daha aştı.

Bu maçın geçen haftaki Fenerbahçe derbisinden farkı iyi futbola bu kez gollerin eklenmesiydi. Eh goller eklenince eksikte tamamlanmış oldu.

Maçın yıldızı kuşkusuz 2000’de Hagi’nin yaptıklarını sezon başından beri sahaya yansıtan, frikik gollerine imzasını atan, takımı adeta maestro gibi yöneten Selçuk İnan’dı. Selçuk 13 gol 13 asist ile takımının şampiyonluğa koştuğu maratonda başroldeki isimlerden biri…





Takımdaki ruh, arkadaşlık üst seviyede bunun yanında  taraftarınında müthiş desteğini alan Galatasaray adım adım şampiyonluk maratonunun sonuna liderlikle geliyor darısı artık şampiyonluğa…

22 Nisan 2012 Pazar

HERŞEY VAR, GOLLER EKSİK…




Süper Final’de erken final havası estirecek bir maçtı Arena’daki Galatasaray – Fenerbahçe maçı. Puan farkının durumu her iki takım içinde önemliydi. Galatasaray maça her zamanki ideal 11’i ile başlarken, Fenerbahçe’de cezalı Emre’nin yokluğunda Selçuk Şahin görev yapıyordu. Maça iki takımda dengeli başladı desek yanlış olmaz ama Galatasaray maçın kontrolünü çabuk ele geçiren taraf oldu. Kontrolü ele geçirmesine, şutlarda kaleyi bulmasına rağmen 17’inci dakikada Alex’in ara pasında derbinin ilk golünü bulan taraf Ziegler ile Fenerbahçe oldu. Galatasaray yenik duruma düştükten sonrada baskılı oyununa devam etti. Sayısız net gol fırsatları yakaladı ancak bu fırsatlardan bir türlü yararlanamadı. İlk yarı 0 – 1’lik Fenerbahçe üstünlüğü ile geçildi. İkinci yarı başladığında da iyi oynayan, maçı adeta Fener kalesine yıkan Galatasaray’dı. Nitekim ikinci yarının başlarında Necati takımı adına %100’lük bir gol pozisyonundan yararlanamadı. Galatasaray’ın baskılı futbolu inatla devam etti ve 67’inci dakikada Selçuk’un müthiş frikik golünü getirdi. 1 – 1’lik eşitlikten sonrada bastıran, gol için kaleyi yoklayan taraf Galatasaray’dı ancak 79’uncu dakikada yapılan basit bir top kaybında Stoch’un golü geldi ve Fenerbahçe durumu 1 – 2’ye getirdi. Galatasaray’ın kaçırdığı inanılması güç gol pozisyonları kaçmaya devam edince maç Fenerbahçe’nin 1 – 2 üstünlüğü ile sona erdi. Puan farkı 2’ye indi evet sıkıntılı bir durum ama Galatasaray bu güzel oyununu devam ettirdikçe kalan maçlarını kazanıp şampiyon olmaması için bir neden yok yeterki  top önümüzdeki maçlarda Galatasaray’ı sevsin, bu kadar gol pozisyonu kaçmasın…





Saha içinden tribüne çıkalım birazda. Galatasaray taraftarı yine yeniden muhteşem bir koreografiye imzasını başarıyla attı. ultrAslan takımına verdiği sonsuz desteği bu sene yaptığı Dünya’da konuşulan 3D şovları ile sürdürüyor. Bizede emeği geçenlere teşekkür etmek kalıyor gerçekten izlemesi harikaydı.



Yazımı bitirmeden önce bir durumu daha dile getirme ihtiyacı duyuyorum. Maç sonunda Fenerbahçe kalecisi Volkan’ın önderliğinde Fenerli futbolcuların sahanın ortasında galbiyeti abartılı şekilde kutlaması rakip takım taraftarı ile dolu statta yapılmaması gereken, ortamı gerebilecek bir davranıştı. Elbette kazanan takımın kutlama hakkı var ancak tribünde taraftarın yokken olay çıkma ihtimali olan bir derbi maçında bu tür kutlamalar olmamalı. Burdada Galatasaray taraftarını birkez daha kutlamak isterim, bu abartılı sevinç kutlamasına olumsuz bir tepki vermedikleri için demekki bu takım boşuna centilmen lig’de ikinci olmamış…



Net olarak bu maç için söyleyebileceğim sanırım sahada Galatasaray adına herşey fazlasıyla vardı olmayan goller hariç olur. 3 puanı alan Fenerbahçe’ye tebrikler, şimdi Galatasaray için önüne bakma, geride kalan maçı bırakarak şampiyonluğa odaklanma zamanı…

16 Nisan 2012 Pazartesi

İLK ADIM TAMAM



Süper Final’in açılış maçı olacak iken doğa engeline takılan Beşiktaş – Galatasaray maçı İnönü’de Beşiktaş seyircisinin desteği önünde oynandı. İlk maçı Fenerbahçe’nin oynayıp, kazanması Galatasaray üzerinde baskı oluşturup oluşturmadığını çok duyduk. Bana göre baskıdan çok Galatasaray’a bu mücadeleci olma yönünde yansımıştı. Galatasaray sahaya ideal 11’i ile çıktı, Beşiktaş’ta Tayfur Hoca ileride 4 oyuncu oynatarak riskli bir tercih yapmıştı. Beşiktaş’ın adeta beyni, orta sahada top dağılımını yapan Fernandes’e önlem Galatasaray’da Melo ile yapılan baskıydı.






İlk yarıda iki farklı durum vardı. Muslera’nın hatalı vuruşunda topu önünde bulan Mustafa Pektemek mutlak bir gol pozisyonundan faydalanamadı. Bu hata maçta Muslera’nın ilk ve son hatasıydı sonrasında müthiş kurtarışlar yaptı. Gole kadar Necati’nin ve Elmander’in şutları gol olmadı. 25’inci dakikada Riera’nın korner ortasında Elmander’in Rüştü’den dönen topunu Melo kaleye gönderdi ve takımını öne geçirdi. İlk yarıda skorda başka değişiklik olmadı. İkinci yarıya Beşiktaş daha atak ve istekli başladı, Galatasaray ikinci yarının ortalarına kadar Beşiktaş kalesinde etkili olamadı.              Necati – Aydın değişikliği Galatasaray’a hem hareketi hemde Aydın’ın müthiş golünü getirdi. Aydın 79’uncu dakikada takımını rahatlatan gole imzasını attı. Ve Galatasaray bu golle Aydın’ı kazandığını birkez daha görmüş oldu. Maç 0 – 2 Galatasaray’ın üstünlüğü ile sona erdi.



Maçta en çok konuşulması gereken ve iki takım içinde kötü yönetim gösteren hakem Hüseyin Göçek’ti. Maçın başından itibaren faullerde hatalı karar veren gösterdiği kartlarda hata yapan bir hakem izledik. Galatasaray’ın ilk golü için ofsayt tartışmaları var, evet gol çok net bakıldığında milimle ofsaytmış ancak orta hakemin bunu görmesi mümkün değildi yan hakem uyarmalıydı.

Şimdiye kadar lig maçlarında bu şekil milimetrik ofsayt pozisyonları o kadar çok olduki bunu sadece sonuç odaklı düşünmek yanlış olur. Net olarak söylenmesi gereken hakem Hüseyin Göçek’in maçın ağırlığını kaldıramadığı ve kötü yönettiği gerçeği.



Galatasaray maçı daha çok isteyen, mücadeleyi 90 dakikaya yayan taraftı. Ofsayt olduğu tartışılan gol ile Galatasaray’ın hakettiği galibiyeti söylememek haksızlık olur. Galatasaray şampiyonluk yolunda Süper Final’e 0 – 2 ‘lik net bir galibiyetle başlayarak önemli bir 3 puanı hanesine yazdırdı. Süper Final’de ilk adımı attı, şimdi sıra Arena’da oynanacak şampiyonluğun kilit maçı olan Fenerbahçe derbisinde…


12 Nisan 2012 Perşembe

BİR RÖVANŞ DAHA…



Her maçın önemi farklıdır tabi heyecanıda ama derbi her branşta farklı kendine özgü bir heyecanla varolur. Dün Abdi İpekçi’de oynanan Galatasaray Medikal Park Fenerbahçe Ülker maçıda müthiş bir seyirci atmosferi içinde  oynandı. Galatasaray için ligin ilk yarısında kaybedilen maçın rövanşı hemde liderliği sağlamlaştırma için önemli bir maçtı. Galatasaray’ın Koç Oktay Mahmuti ile yakaladığı iyi oyun güçlü savunma kendi sahasında taraftarının desteği ile birleşince karşısındaki rakipleri zorlayan bir takım oluyor Galatasaray parkede… Fenerbahçe Ülker  de kadrosunda iyi oyuncular barındıran güçlü bir takım. Eh iki takımda iyi olunca birde araya ezeli rekabet girince maçın zevkide bambaşka oldu.

Maçın ilk çeyreği iki takımında karşılıklı attığı sayılarla geçti desek yanlış olmaz hatta Fenerbahçe’nin maç boyunca önde kapadığı tek çeyrekti. İkinci çeyrekte de Fenerbahçe dış atışlarla üstünlüğünü korumaya çalıştı hatta farkı 6 sayıya kadar çıkardı. Ancak bu anlarda İpekçi’yi dolduran Galatasaray seyircisi devreye girdi. Takımına adeta itici güç olan taraftarınında desteği ile Galatasaray rakibini kaos ortamına soktu ve ikinci çeyreği 39 – 38 üstünlükle kapattı. Üçüncü çeyrekte Galatasaray oyuna üstünlüğünü iyice koydu, Furkan’ın, Dedovic’in sayıları ile rahatladı. Lakovic’in kritik basketleri ile farkı açarak Fenerbahçe’yi oyundan düşürdü. Son çeyreğe 62 – 50 önde girdi. Son bölümde adeta Lakovic’ten 3’lük şov vardı. Bu anlarda Galatasaray farkı 20 sayıya kadar çıkardı. 20 sayılık farkın rehaveti ve Fenerbahçe’nin son çabaları ancak farkın 12’ye inmesine izin verdi. Galatasaray Medikal Park derbiden 84 – 72’lik skorla galip ayrılan taraf oldu. Derbide Galatasaray adına galibiyette önemli paya   double – double yapan Furkan ile takımına farkı getiren 3’lükleri bulan Lakovic sahip oldu.





Ama takım genel olarak çok istekli ve güçlü olarak sahadaydı bunun karşılığınıda İpekçi’nin rakip takım üzerinde kaos yaratan ortamında Beşiktaş’tan sonra Fenerbahçe’den de rövanşı alarak aldı.



Sanırım maça yeterince değindik, birazda tribünlere dönelim. Derbi heyecanını yeğenim ve annem ile tribünde yaşadım. Galatasaray seyircisi kesinlikle Abdi İpekçi’yi rakip takıma dar ediyor. Tezahüratlarla adeta oyunun içine giriyor ve takımına itici güç oluyor.





 Dünkü maçta aynen bu söylediklerime sahne oldu. Ancak azda olsa istenmeyen olaylar yaşandı. İkinci çeyreğin sonuna doğru Ender Arslan’ın yerde kaldığı pozisyonda hakem oyunu devam ettirince biranda ortam gerildi böyle maçlarda tepkiler çok anlık veriliyor. Atılan yabancı maddeler Koç Oktay Mahmuti’nin uyarısı ile kesildi ve bu uyarı seyircinin sakinleşmesinde etkin rol oynadı. Sahaya yabancı madde atılmasının savunulacak hiçbir tarafı olamaz, spora yakışmayan bir davranış hatta en başta insanlığa yakışmayan… Başka bir nokta ise oyuncularında hiçbir şekilde tribünleri tahrik edecek hareketler yapmamalarının şart olması gerçeği. Dünkü maçta Fenerbahçeli Mirsad’ın sürekli tahrik edici davranışları Milli Takım forması giymiş tecrübeli bir basketçiye yakışmayan davranışlardı. Bu şekil davranışlardan kim, hangi takım oyuncusu olursa olsun kaçınmalı. Sonuçta sporu şiddetten yönetimler, teknik direktörler, oyuncular ve taraftarlar hep beraber uzaklaştıracak, uzaklaştırmalı…

8 Nisan 2012 Pazar

MUSLERA + GOLLER = SÜPER FİNAL




Ligin ilk bölümünün son maçı Manisaspor ile Galatasaray arasında oynandı. Manisaspor’un ligden düşmesi kesinleşmiş, Galatasaray’da haftaiçi yaşanan ve bütün hafta gündemde olan Melo – Riera kavgası sinirleri germiş, iki takım maç öncesi sıkıntılı anlar yaşamıştı.

Maça Manisaspor kötü başlamadı. İlk yarı Galatasaray Manisa kalesinde pozisyonlar buldu ancak pozisyonlarda kaleci Volkan başarılıydı. Tabi Galatasaray’da Sabri ve Emre’nin dağlara taşlara yolladığı şutlarda ilk yarıda dikkat çekti. Manisa adına ilk yarının talihsiz ismi Yiğit İncedemir’di. Maç başladığı andan itibaren yaptığı sert faullere hakem önce uyarıyla başladı ancak Yiğit gerçekten sert hareketlerine devam edince takımını 39’uncu dakikada çift sarı karttan gördüğü kırmızı kartla oyundışı kaldı. Maçın ilk yarısı 0 – 0 sonuçlandı. İkinci yarıya Galatasaray Sabri – Aydın değişikliği ile başlayınca daha atak oynayacak takım fikri aklımıza geldi. Nitekim Aydın ayağına değen ilk topta rakibi tarafından ceza sahasında düşürülünce hakem penaltı kararı verdi. Penaltıyı 47’inci dakikada Selçuk gole çevirince Galatasaray 0 – 1 öne geçti. Oyunu Manisa sahasına yıkan Galatasaray’a birde Manisa’nın 10 kişi oynaması eklenince ikinci yarıda evsahibi takım ilk pozisyonunu 68’inci dakikada yakalayabildi. 76’ıncı dakikada sahneye birkez daha Selçuk çıkıyor, 30 metreden muhteşem vuruşuyla hem kendinin hem takımının ikinci golüne imza atıyordu. İkinci golden sonra Manisa’nın gardı iyice düştü. 82’inci dakikada bu sefer Necati ceza sahasında yerde kaldı. Kazanılan penaltıyı Fatih Terim’in izni ile kaleci Muslera kullandı. Muslera takımda golü bulan son yabancı futbolcu oldu. Hem takımını 0 – 3 öne geçirdi hemde takımda farklı bir gole imzasını attı. Muslera ayrıca bu maçta da gol yemeyerek Galatasaray tarihinin 34 haftalık lig maratonunda 15 lig maçında gol yememe rekorunu Taffarel’den ve Mondragon’dan 16 maça çıkararak aldı.





 Maçta son sözü gol adına Baros söyledi, 87’inci dakikada kırık burnunu tekmeye uzatarak takımının 4’üncü golünü attı. Maçın kart adına noktayı koyan ismi ise Emre Çolak’tı. 88’inci dakikada son derece gereksiz olan bir kartla çift sarı karttan oyundışı kaldı.



Galatasaray Süper Final öncesi son lig maçını 45 dakikada attığı 4 gol ile kazanarak play – off’a 39 puanla başlamayı garantiledi. Şimdi gözler Süper Final’de… Ligi en yakın rakibine 9 puan fark atarak bitiren Galatasaray’da herkes şampiyonluğa kilitlenmiş durumda. Haydi Galatasaray şampiyonluğa bir adım kaldı J

3 Nisan 2012 Salı

HEM RÖVANŞ HEM İLK…



Evet başlık biraz ilginç daha doğrusu “ilk” kısmı ilginç…İlk dememin nedeni benim ufak yeğenim J

Bu küçük nottan sonra dönelim maça; Abdi İpekçi’de sıra ligdeki Beşiktaş maçına gelmişti. Ligin ilk yarısındaki maçta ve kupa maçında Beşiktaş’a kaybeden Galatasaray bu kez evinde kazanmak istiyordu. Maçın önemi bu şekildeyken, benim için önemi farklıydı. 6 yaşındaki en fanatik yeğenim Burak ilk basket maçına gitmiş, futbol maçının ardından basket heyecanını yerinde yaşıyordu. Anlayacağınız daha önceki yazılar da resimlerini gördüğünüz ailemle tribündeydik J



İlk periyottan itibaren iki takım arasında bir üçlük savaşı başladı. Birbirlerini adeta üçlük atışları ile yıkmaya çalışan iki takım vardı parkede… Beşiktaş ilk periyodu önde bitirdi, ikinci periyoda alan savunması yaparak başlayan Beşiktaş’a karşı Galatasaray üçlük yağdırmaya devam etti. Galatasaray’da neredeyse her oyuncu üçlük isabeti buldu. Her periyotta üçlükleri ile öne çıkan bir isim oldu. Galatasaray’ın atışlarına Beşiktaş’ta iyi bir isabet yüzdesi ile karşılık verdi ancak 3’üncü periyotta açılan farkı kapamaya yetmedi bu çaba…





Galatasaray’ın yeni transferi Boşnak Nihad Dedovic oyuna ilk 5’te başladı ve sahada kaldığı süre boyunca 17 sayı atarak takımın en skorer ismi oldu. Galatasaray Medikal Park desteğini arkasına aldığı taraftarının önünde Beşiktaş Milangaz’ı 92 – 81’lik skor ile devirdi. Hem ilk yarının hem de kupanın rövanşını aldı. Galatasaray Medikal Park her maçın hakkını sonuna kadar veren oyuncularıyla ve Koç’u Oktay Mahmuti ile emin adımlarla şampiyon olmak için yürüyor tabii arkalarında her maçta tribünlerde yerini alan, desteklerini esirgemeyen Galatasaray taraftarı ile… Bu ailenin içinde herkes inandı şampiyonluğa sanırım başarının sırrı bu güçlü inançta…



Maçı bitirip bizim tribüne geri dönersek… Evet ailece sporu seviyoruz tabii tribünde olmayı da… İlk basket maçı bizim ufaklığı mest etti, maç boyunca yerinde durmadı. Yapılan her tezahürata bizimle birlikte eşlik etti, yakınımızda oturan herkesi bildiği tezahüratlarla şoka soktu. Ve maç sonunda hiçbiriniz gelmeseniz de ben her maça geleceğim diyerek noktayı koydu J




1 Nisan 2012 Pazar

CEV’iremedik MAÇI…

Dün akşam malum Galatasaraylılar için iki önemli maç vardı. Biri Arena’daki son lig maçı diğeri ise Filenin Dişi Aslanları’nın CEV finalindeki ikinci maçıydı. Önce lig maçının keyfini ve alınan 3 puanın sevincini yaşadım sonra ise kızların final heyecanı başladı. Ama ne heyecan , finale çıkmak demek bile çok büyük başarıydı şüphesiz ama final deyince insan kupa’yı aklından çıkaramıyor…

CEV kupasının finalinde ilk maçı kızlarımız 3 – 1 kazanmıştı. O yüzden bu maçta kaybetseler bile kupa altın set ile sahibini bulacaktı. Galatasaray maça 4 – 0 ‘lık bir seri ile başladı, haydı kızlar olucak derken adeta sihirli bir değnek takıma değdi… Takımımız kendi yaptığı basit hatalarla biranda oyunda tepetaklak oldu. İstediğimiz oyunu bir türlü ortaya koyamıyorduk, hücumda Calderon istediği pasları alamaıyor, topları öldüremiyordu. 2 set adeta kabus gibi geçti, skor                     2 – 0 ‘a gelince 3’üncü sette geri dönüş yaşadık, oyunumuzu oynamaya başladık ve 3’üncü seti 25 – 23 alarak durumu 2 – 1 ‘e getirdik. Ancak 4’üncü sette de ufak hatalar peşimizi bırakmadı. İlk iki setteki kötü oyunumuza dur demiş olsakta seti 25 – 23 İtalyan ekibi aldı ve maçı 3 – 1 kazandı.



Bundan sonra kupa için altın set heyecanı başladı. İçimde haydi kızlar ucundan tuttuğumuz kupa’yı altın set ile alalım umuduyla ekrana yapışmıştım adeta… Ama oyunun başından beri üstümüze çöken hatalar, yine kendini gösterdi L  15 – 9 altın seti kazanan İtalyan ekibi Yamamay CEV kupasınında sahibi oldu.

Evet finalde kaybetmek ağır bir durum hem sporcular hemde taraftarlar için ama yüzümüzü fnale çıkarak güldüren, oynadığı voleybol ile oyun tarzı olan bir takım haline gelen Galatasaraylı kızlarımıza helal olsun. Bizlere ilk finalde gümüş’ü getirdiler, bundan sonrakinde inşallah kupa’yı getirecekler J

Tebrikler filenin dişi aslanları...